Fırında Hamsi Normal Unla Olur mu? Bir Akşam Sofrasından Hayat Dersine
Akşam üzeriydi. Karadeniz’in tuzlu rüzgârı balkonun perdesini hafifçe aralıyor, mutfaktan yayılan hamsi kokusu eve huzurlu bir sıcaklık getiriyordu. Elif, tezgâhın başında elinde bir tabak unla düşüncelere dalmıştı. Yan masada oturan eşi Murat ise cep telefonuna göz atarken, arada bir “Fırında hamsi normal unla olur mu?” diye sorduğunda yüzünde kararsız bir ifade beliriyordu.
Bir Tabak Un, İki Farklı Bakış
Murat, hayatı boyunca her şeye çözüm bulmaya çalışan bir adamdı. “Her şeyin bir yöntemi vardır” der, mutfakta bile stratejik davranırdı. Elif ise tarifleri duygularıyla yoğururdu; bir yemeği sadece pişirmek değil, hissettirmek isterdi. O akşam da mesele hamsi değildi aslında. Mesele, iki farklı dünyanın aynı sofrada buluşmasıydı.
“Mısır unu yoksa normal unla da olur,” dedi Murat kendinden emin bir tonla. “Sonuçta pişiyor, un unu işte.”
Elif ise elini unun içine daldırıp yumuşak dokusunu hissederken başını salladı: “Olur ama o koku, o çıtırlık, o sarı altın rengi var ya… Onu mısır unu veriyor. Hamsi sadece balık değil, bir hatıradır, bir kokudur. Normal un o duyguyu vermez.”
Bir Yemekten Fazlası
O anda mutfakta bir sessizlik oldu. Fırının ışıltısı hamsilerin üzerindeki ince un tabakasına vuruyor, her biri yavaş yavaş kızarıyordu. Murat, Elif’in ne demek istediğini tam o an anladı. Kadınlar bazen malzemenin değil, anlamın peşindeydi. Erkekler ise sonucu hedefliyordu — çıtır mı çıtır bir hamsi elde etmek. Ama Elif’in dünyasında mesele, o hamsinin kokusuyla evin geçmişini, anılarını yaşatmaktı.
Normal Unla Fırında Hamsi Olur mu?
Evet, teknik olarak olur. Normal unla da hamsiyi fırına atabilirsiniz. Biraz yağlayıp, tuzlayıp, dikkatlice dizerseniz mis gibi pişer. Ancak mısır unu, hamsiye o eşsiz Karadeniz dokusunu verir. Mısır ununun o kendine has gevrekliği, fırının içinde hamsinin derisini altın sarısına boyar. Normal un ise daha sade, daha yumuşak bir sonuç yaratır. Yani olur ama o “tam tadı” yakalayamazsınız.
Murat, fırından çıkan hamsiyi tattığında gülümsedi. “Fena olmamış,” dedi, ama o gülümsemede Elif’in haklı olduğunu kabul eden bir sıcaklık vardı. Elif de tebessüm etti. “Ben sana demedim mi, her şey unla değil, biraz da ruhla olur.”
Bir Sofranın Anlamı
O akşam hamsiler birer lokma değil, birer hikâyeye dönüştü. Çünkü her tarifin içinde biraz sabır, biraz sevgi ve biraz da hatıra vardı. Mısır unu olmasa da, Elif’in içtenliği o sofrayı mısır unundan daha fazla ısıtmıştı. Murat, artık bir yemeğe sadece tarif olarak değil, duyguyla yaklaşmayı öğrendi. Fırında hamsi normal unla da olurdu belki ama o akşamki gibi olmazdı.
Son Lokmada Hayatın Tarifi
Yemek bittikten sonra Elif bulaşıkları yıkarken Murat arkadan seslendi: “Bir dahakine mısır unu alalım mı?”
Elif’in cevabı kısa ve anlamlıydı: “Unu buluruz Murat, önemli olan tadı paylaşmak.”
O an, fırında hamsinin kokusu mutfağı değil, kalplerini ısıtmıştı. Çünkü bazen bir yemek, bir ömürlük anlayışın tarifi olabiliyordu. Normal unla da olurdu, ama sevgiyle olursa, her şey daha başka olurdu.
Sonuç
Fırında hamsi normal unla da yapılır; ama mısır ununun verdiği çıtırlığı ve o nostaljik lezzeti yakalamak zordur. Yine de, bir tarifin asıl lezzeti içindeki sevgidedir. Belki de hamsiyi değil, o sofradaki sohbeti hatırlarsınız. Çünkü asıl mesele, hangi unla piştiği değil; kiminle paylaşıldığıdır.